1 Temmuz 2015 Çarşamba

Taşındık :)

Merhaba,

Eğitim, sosyoloji ve felsefeye dair yazılarımı alternatif eğitim ve sağlıkla ilgili yazılarmın olduğu bloguma taşıdım. Tüm yazılarımı "Alternatif Hayatlar" blogumda bulabilirsiniz.

Aşağıdaki yazılarıma ulaşabilmek için şu linkleri tıklamanız yeterli;
Son dönemde o kadar fazla proje fikriyle uğraşıyoruz ki sayıları gittikçe artıyor ve benim de korkum artıyor şuncağız kişiyle bunları nasıl ve ne zaman uygulamaya geçeceğiz diye.
Fikirlerin gelişmesi için ve başka insanlara ilham olması için pek çok yerde paylaşıyorum. Umarım pek çoğu en kısa zamanda toplumun faydasına sunulur.
Bizim yapacağımız kesinleşen projeler hakkında fazla bilgi veremiyorum :) Büyük emek var.

(Yazının devamı için başlığı tıklayınız.)
Reggio Emilia'yı anlattığım gruplarda pek çok konuda sohbetler ediyoruz. Anneler bazen bana sorular soruyorlar. Bazılarını bu yazıda bulabilirsiniz;

(Yazının devamı için başlığı tıklayınız.)
Reggio Emilia Yaklaşımında sorular çok önemli; çünkü soru sorarak çocuğun merak etmesi sağlanır ve böylece çocuk kendi merak ettiği için araştırıp "kendi" öğrenir, ki bu öğrenmenin en kalıcı yol olduğu savunulur.

Soruların diğer bir önemi ise çocukların düşünmesini sağlarken onların düşüncelerini de verdikleri cevaplarla öğrenebilmektir. 


Sınıfta sormak için hazırladığım sorulardan birkaçını burada paylaşmaya karar verdim.


(Yazının devamı için başlığı tıklayınız.)
Biz ne ara bu kadar samimi arkadaşlar olduk bilemedim. Hepimiz şaşkındık esasen cumartesi günü, ve herkes bunu dile getirdi; yüz yüze tanışmadığımız insanlarla, hiç tanımadığımız bir annenin evinde 9+1 anne ve 11 çocukla nasıl buluştuk? Nasıl güvendik birbirimize?
GÜVEN... En ihtiyacımız olan duygulardan biri. Çağımızın baş belası GÜVEN EKSİKLİĞİ.
Bu grubu seviyorum çünkü hepimizin derdi, "Dünyanın en saf, temiz, iyi insanlarını daha iyi nasıl büyütürüz". Hepimizin amacı çocukların kendilerine has tüm özelliklerini değiştirmelerine gerek kalmadan hayatı, yaşamayı, öğrenmeyi "oyun"la öğrenmeleri. Ve herkes bu konularda yaşadıklarını en içten şekilde paylaşıyor.
PAYLAŞMAK... Dertleri, sorunları, sevinçleri, çözüm önerilerini... 6 aydır paylaşıyoruz HAYATI.
Bu yüzden güveniyoruz birbirimize. Ve güveniyorum bu gruba, Türkiye'nin eğitim sistemini dönüştürmede çok önemli bir rol oynuyor/oynayacak. Tıpkı Reggio Emilia'da dünyada ilk kez ortaya çıkan, tepeden inmeden, "ebeveynler tarafından" açılan okulların yaptığı gibi sistemi değiştirecek bu grubun algısı.
(Yazının devamı için başlığı tıklayınız.)
Tarde: Sevgili meslektaşım Žižek, toleransa karşı olduğunu duydum. Eminim sen de benim “imitation” ve “monad” kavramlarımdan haberdarsındır. Monadlar arasında sonsuz ve yoğun bir etkileşim ve taklit olduğunu açıklıyor teorim. O halde, biri diğerine toleranslı oluyorsa karşıdakinin de bunda payı vardır kanaatindeyim.
Žižek: Aslına bakarsan Tarde, burada sana ne yaşadığımı anlatacak değilim. 
(Yazının devamı için başlığı tıklayınız.)


It’s so hard to say that the concepts of “multitude”and “commons”, developed by Hardt and Negri, can be considered as a direct appropriation of Foucault’s conceptualization of biopolitics/biopower. It has an approximation but since they were constructed for different periods of times, in essence they seem as they are not precisely consentaneous. However, it is possible to find coherency among them.
(Yazının devamı için başlığı tıklayınız.)
“Instead of moving from, say, Goffman to Parsons, when going from face-to-face interactions to ‘bigger’ social structures, Tarde retains the same method for all levels – and anyway, there are no levels.”(Bruno Latour, Gabriel Tarde and the End of the Social, pp. 123.)
Tarde’ın teorisi, “eşitlik”prensibini elde ederek insanların ve şeylerin birer “monad” olduklarını ve bir bütünü yansıttıklarını ortaya atması açısından alışılagelenin aksine farklı ve aslında bir anlamda da umut verici bir teori. Çünkü Tarde’da herkes ve her şey eşit. Makro-mikro, yapı-fail, toplum-birey, hatta canlı-cansız ayrımı dahi yok. Hiçbiri bir diğerinden daha önemli ya da önemsiz ya da üstün değil. İnsan hayatına giren her şeyin bir etki gücü var. Ve insanlar gönüllü olarak, karşılaştıkları şeyleri takip edip onları taklit ediyorlar.
(Yazının devamı için başlığı tıklayınız.)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...